- Divriği'den Simalar
- Divriği Ulu Camii
Ali Kızıltuğ
Divriğili ünlü halk ozanı, şair ve yazar Ali KIZILTUĞ, Divriği'ye bağlı Mursal köyünde 1944 yılında dünyaya geldi. 1958 yılında bağlama çalmaya başladı. Bağlamaya ilişkin temel bilgileri köyünde bulunan Abbas Ustadan öğrendi. İlk yıllarda başka aşıkların eserlerini ve yöresel türküleri seslendirdi. Geçim sıkıntısı nedeniyle göç etmek zorunda kalarak, 1973 yılında Ankara’ya yerleşti. Aşık Veysel ve Aşık Mahzuni onu en çok etkileyen aşıklar oldu. 1969 yılında ilk plağı olan “Asrı gurbet harab etmiş köyümü” çıktı. Vefatına kadar 103 plak ve 87 kaseti yayınlandı. 2160 eseri bulunmakta ve bunların 550 tanesi başka sanatçılar tarafından seslendirildi. 1969’dan itibaren sadece kendi eserlerini seslendirdi. Eserlerini hazırlarken genellikle önce …DAHA FAZLASI IçIN
Fatma PEKŞEN
Fatma PEKŞEN 1962 yılında üç çocuklu bir ailenin, ortanca kızı olarak Divriği’de dünyaya gözlerini açtı. Kedileri, civcivleri, çocukları sevdi. Dedesiyle adaş olmasından dolayı küçüklüğünde Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu olduğunu sandı. Okulda parlak bir öğrenci olmadı ama okulun kitaplık koluna girdi, bando takımında trampet çaldı. Fatma PEKŞEN, Yeşile, dağlara, kırlara olan sevdasını kâğıda dökmeye çalıştı. Kiminde karakalem çizimler yaptı, kiminde öyküler yazdı, kiminde de şiire benzemeyen şiirler çiziktirdi. Gençlik romanları yazdı. Fatma PEKŞEN, ilkokul yıllarında yazdığı hikâyelerini 80'li yıllardan sonra gün ışığına çıkardı. Hikâye, deneme ve folklor ağırlıklı yazıları, karakalem resimleri; Kardelen, Erciyes, Bizim Aile, Yemek Zevki, Kümbet, Motif, Kadın ve …DAHA FAZLASI IçIN
Necdet SAKAOĞLU
Eğitimci ve yazar. 1939 yılında Divriği'de doğdu.Sivas Öğretmen Okulunu bitirdikten sonra (1957) kısa bir süre ilkokul öğretmenliği yaptı. İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünü bitirdi (1961), lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde tamamladı. Sırasıyla öğretmen okulu öğretmenliği (1961), ortaokul öğretmenliği ve müdürlüğü (1963), lise müdürlüğü (1980), Millî Eğitim Bakanlığı müfettişliği (1982), başmüfettişliği (1988) ile Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu üyeliği ve başkan yardımcılığı (1994) görevlerinde bulundu. Akademik bir heyetle birlikte ABD’ye giderek Georgio ve Arizona eyaletlerinde, ilkokuldan üniversiteye kadarki eğitim kurumlarında (1997) incelemelerde bulundu. 1998 yılında emekliye ayrıldı. Mesleki çalışmalarının yanı sıra yerel tarih, Osmanlı tarihi, eğitim …DAHA FAZLASI IçIN
Nuri ÜSTÜNSES
Size bir türkü söylesem: “Gine gam yükünün kervanı geldi / Çekemem bu derdi bölek seninle” Bu deyişin, Deli Derviş Feryadî’ye ait olduğunu bilenleriniz olabilir. Ama bu deyişi, Divriği yöresinden derleyip repertuvarımıza kazandıran sanatçının Nuri Üstünses olduğunu bilen var mı? Türk Halk müziğinde, Divriği merkezi ve Çamşıhı yöresiyle kendine özgü ağzı var. Deyişler, semahlar, duvazlar ve diğer ezgilerle Türk Halk Müziği alanında Divriği önemli bir yere sahip. Asıl adı Mehmet Nurettin olan Nuri Üstünses, 1909 yılında Divriği’nin Gökçe Camii Mahallesinde doğdu. Kara Mahmut Oğulları ailesinden Şakir Bey’in oğluydu. Küçük yaşlarda saza, türküye, şiire merak saldı. Yörede söylenen türküleri öğreniyor, kendince türküler yakıyor, şiir denemeleri …DAHA FAZLASI IçIN
Kutlu ÖZEN
1940 yılında Divriği’de doğdu. Babası emekli öğretmen ve yazar Halil Sami Özen’dir. İlk ve ortaokulu Divriği’de okudu. 1959 yılında Sivas İlköğretmen Okulundan mezun oldu..28.8.1959-20.1.1960 tarihleri arasında Divriği İmirhan köyünde stajyer öğretmen olarak çalıştı. 26.1.1960-14.l0.1963 tarihleri arasında Divriği Savrun köyünde ilkokul öğretmenliği yaptı. Bu arada 1.11.1960-15.5.1961 tarihleri arasında Yedek Subay öğretmen olarak askerliğini tamamladı. 1963 Yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünü kazandı. 30.6.1965’te Edebiyat Bölümünden mezun oldu. 28.8.1965-25.9.1970 yılları arasında Sivas Sanat Enstitüsünde Edebiyat Grubu öğretmeni olarak görev yaptý.25.9.1970’te Sivas Dört Eylül Ortaokuluna naklen atandı. Türkçe öğretmenliğini 25.10.1978 tarihine kadar sürdürdü. 25.l0.1978-02.05.1980 tarihleri arasında Sivas Halk Eğitimi Başkanı görevinde bulundu. 2.5.l980 …DAHA FAZLASI IçIN
Duran ÖNDER
01.02.1937, Divriği Gökçe Cami Mahallesi doğumlu Duran Önder, Cürek İlkokulu, Divriği Nuri Demirağ Ortaokulu ve 4 Eylül Sivas Erkek Lisesi'nden sonra gittiği Almanya’da Braunschweig Teknik Üniversitesinden 1965 yılında Makine Yüksek Mühendisi olarak mezun olmuştur. Makine Y. Mühendisi olarak 2 sene Alman Volkswagen otomobil fabrikasında, askerlik sonrası T.Şeker Fabrikaları ve İzmit’te Mannesmann Sümerbank Boru Fabrikasında 5 yıl çalıştıktan sonra 1974’te kurduğu ÖNDER Mühendislik Ltd. Şti. ile Alman LOI ve Körner firmaları ile işbirliği kurarak gaz ısıtmalı sanayi fırınları proje ve imalatını yapmıştır. 1986’dan beri Alman gaz cihazları üreticisi KROMSCHRÖDER firması Türkiye Temsilcisi olarak doğalgaz yakma sistemleri kurmakta ve sanayi tesislerini doğalgaza dönüştürmektedir. Gaz …DAHA FAZLASI IçIN
Prof. Dr. Mahir TEVRÜZ
29 Ekim 1935’te Sivas’ın Divriği Kazası’nda Aliye ve Yusuf Ziya Tevrüz’ün oğlu olarak doğdu.İlk ve ortaokulu Divriği’de,Lise tahsilimi de İstanbul Erkek Lisesi’nde bitirdi.1959 da İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.1960-1965 yılları arasında Almanya ve İsviçre’de (BASEL Üniversitesi Prof. Dr. R. NİSSEN’in Kliniğinde) genel cerrahi,1965-1968 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi'nde Beyin Cerrahisi (Nöroşirürji) İhtisası yaptı. 1971’de SSK Ankara Dışkapı Hastanesi’nde Nörorşirurji kliniği kurdu ve ihtisas yetkisini aldı. 1972’de Hacettepe Üniversitesi’nde Doçent oldu. 1974 te Prof. Dr. Gazi Yaşargil’den (Zurich) Mikroşirurji’yi öğrendi ve USA Baltimore J. Hopkins hastanesinde tetkikte bulundu.1980 yılında profesörlük payesini aldı. 1980-1982 yıllarında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde sırayla Nöroşirurji Ana Bilim Dalı Başkanlığı, …DAHA FAZLASI IçIN
Sadık ÖZGÜR
Danacı Sadık Özgür İlk Okulu Sadık ÖZGÜR 1930 yılında Divriği’nin Timisi yeni ismi ile Bayırüstü köyünde doğdu, çok küçük yaşlarda annesi ve babasını kaybetti. Babası öldüğünde henüz dokuz yaşında olan Sadık ÖZGÜR köylülerin yardımıyla köyün dana çobanlığını yapmaya başladı ve 1 yılda 1 teneke buğday karşılığında çobanlığı 5 sene devam etti. Daha sonra 1945 yılında Divriği Kaymakamı tavsiyesi ile Divriği Demir Çelik Fabrikasında bedelsiz olarak torna tesviyeci olarak çıraklığa başladı. 1948 yılına kadar torna tesviyeciliğe devam etti. Bu tarihte İstanbul’a giden Sadık ÖZGÜR torna tesviye ile ilgili iş bulana kadar hamallık yaptı daha sonra Devlet Deniz Yollarında torna tesviyeci olarak işe başladı bu kurumda 3 yıl torna tesviyeciliği profesyonel bir usta olacak şekilde …DAHA FAZLASI IçIN
Naci DEMİRAĞ
DOĞUM TARİHİ-DİVRİĞİ-1890- ÖLÜM TARİHİ-ANKARA-1944 Osmanlı bürokratı, inşaat yüksek mühendisi, siyasetçi, milletvekili (D. 1890, Divriği / Sivas – Ö. 3 Temmuz 1944). Baba adı Ömer, anne adı Ayşe. Yüksek Mühendis Mektebi mezunu. Keşan 6. Amele Taburu Mühendisi, Hicaz Demir Yolu Mısır Şubesi Mühendis Muavini, Askerî Demiryolları Anadolu Şarki Hududu Samsun - Sivas İnşaat Mühendisi, Defter-i Hakani Emaneti Heyeti Fenniye Mühendisi, İstanbul Tapu Müdüriyeti Heyeti Fenniye Başmühendisi, İstanbul Umûr-u Tasarrufiye Müdüriyeti Başmühendisi olarak görev yaptı. Abdurrahman Naci Demirağ, CHP’den VI. (26.03.1939-08.03.1943) ve VII. Dönem (28.02.1943 – 05.08.1946) milletvekilliği yapmıştır. Divriği’nin en eski ailelerinden Mühürdarzadeler’e mensuptur. Ağabeyi Nuri Demirağ’la birlikte yaptığı çalışmalar; Atatürk dönemi Türkiyesi’nin kalkınma …DAHA FAZLASI IçIN
Nuri Demirağ
Türkiye Cumhuriyeti demiryolları inşaatının ilk müteahhitlerinden ve cumhuriyet devrinin ilk sayılı milyonerlerinden, kardeşi Abdurrahman Naci Demirağ ile birlikte servetlerini Türkiye’nin sanayi kalkınmasında büyük işlere yatırmış ve iş hayatının yanında geniş ölçüde hayırsever insan olarak tanınmış bir kişi. 1886 yılında Sivas’ın Divriği kasabasında doğdu. Bu kasabanın eşrafından Mühürdarzade Ömer Bey’in oğludur, annesinin adı Ayşe Hanımdır. Babasını henüz üç yaşında iken kaybetmiş, annesinin himaye ve teşvik kanadı altında otodidakt olarak yetişmiştir. Rüşdiye tahsilini memleketinde yapmış ve aynı rüşdiyeye muallim tayin edilmiş, Ziraat Bankasının açtığı bir müsabaka imtihanını kazanarak, bu bankanın önce Kangal, sonra Koçkiri şubelerinde çalışmıştır. Maliye Bakanlığının açtığı bir imtihanı da kazanarak, …DAHA FAZLASI IçIN
Great Mosque and Hospital of Divrigi
Great Mosque and Hospital of Divriği This region of Anatolia was conquered by the Turks at the beginning of the 11th century. In 1228–29 Emir Ahmet Shah founded a mosque, with its adjoining hospital, at Divrigi. The mosque has a single prayer room and is crowned by two cupolas. The highly sophisticated technique of vault construction, and a creative, exuberant type of decorative sculpture – particularly on the three doorways, in contrast to the unadorned walls of the interior – are the unique features of this masterpiece of Islamic architecture. Brief synthesis Located on the slopes below the castle of Divriği, Sivas Province …DAHA FAZLASI IçIN
Divriği Ulu Camii Mihrap ve Minber
MİNBER Dünyanın en uzun ömürlü ağacı olan abanoz ağacından yapılan minber, cami ile yaşıt olup bugün hala orijinalliğini korumakta ve kullanılmaktadır. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında yapılmış minberler arasında kündekâri tekniğinin şaheserlerindendir. Minberi yapan usta, minberin birleşim noktalarında tahta çivi, mukavemetini artırmak istediği noktalarda ise demir çivi kullanmış ve bu çivilerin başlarını da gizlemiştir. Bu minber ağaç işlemeciliğinde kullanılan dört stilin bir arada bulunduğu önemli eserlerden biridir. Genel formu ve bezemeleri itibariyle çağdaş benzerleri olmakla beraber, kabartma yazılarının çokluğu bakımından onlardan öndedir. Minber üzerindeki yazı kuşaklarında, 3’ü kitabe, 18’i de âyet ve hadis olmak üzere 21 adet Arapça metin mevcuttur. Yazılar Selçuklu …DAHA FAZLASI IçIN
Divriği Ulu Camii Türbe
DİVRİĞİ ULU CAMİİ TÜRBE Büyük eyvanın solundaki odada Ahmet Şah, eşi Turan Melek ve ailesinin kabirleri yer almaktadır. Türbe kapısının üzerinde tasavvufi sembollerle yüklü bir motif bulunmaktadır. Motifin üst tarafı bir tabut kapağı görünümündedir. Bir bütün halinde bakıldığında motif, kefelerinde kalplerin tartıldığı bir terazidir. Terazinin orta denge çubuğunun birleştiği noktaya da ayrıca bir ters kalp oturtulmuştur. Burada verilmek istenen mesaj şudur: “Biz bu dünyadan göçüp gittik, siz de göçüp gideceksiniz. Bu dünya bir sınav yeridir ve bunun karşılığını göreceğiniz yer ahirettir. O gün için kendinizi hazırlayınız. Amellerinizin tartılacağı bir terazi vardır ancak bu teraziye dünyadaki malınız mülkünüz konulmaz, teraziye konulacak şeyler …DAHA FAZLASI IçIN
Divriği Ulu Camii Darüşşifa
DARÜŞŞİFA Bugünkü hastanelerin görevini yapan yapılar için geçmişte şifahane, bimarhane, darüşşifa gibi isimler kullanılmaktaydı. Divriği Şifahanesi Anadolu’daki darüşşifaların günümüze ulaşan en eski ve en önemlilerinden biridir. Şifahane, Osmanlı döneminde, aynı zamanda pozitif ve dini ilimlerin verildiği bir medrese olarak da kullanılmıştır. Orta Asya Türk yapı geleneğine bağlı olarak inşa edilen Şifahane, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen plâna sahiptir. Kesme taştan yapılan eser, kapalı avlulu, üç eyvanlı olup batı kanadı çift katlıdır. En belirgin örtü sistemi, ana eyvanın yıldız tonozudur. Yapıda beşik, sivri, aynalı, çapraz, artı ve yıldız tonozlar da kullanılmıştır. Avlusu, bezemeli sütunlara çift yönlü kemer atılımıyla artı biçimli dokuz bölüme ayrılmıştır. Orta bölümün …DAHA FAZLASI IçIN
Divriği Ulu Camii Şah Kapısı
Caminin doğu kısmında yer alan bu kapı klasik Selçuklu üslubuyla yapılmış mütevazı bir görünüme sahiptir. Cami içinde şu an sadece iskeleti kalmış bölüme açılan, şahın ibadet için camiye girişte kullandığı kapıdır. Osmanlı’daki “hünkâr kapısı” olarak tabir edilen kapılarla aynı fonksiyonu görmektedir. Kapının insan boyundan küçük yapılmasının amacı, insanda tevazu ve kulluk bilincini ortaya çıkarmak ve Şah’ın yalnız Allah'ın huzurunda eğileceğini vurgulamak içindir. Hünkâr kapıları ve hünkâr mahfilleri, padişah ya da beyleri cemaatten soyutlamak amacıyla değil, olası suikast ve saldırılara karşı korumak maksatlı yapılmıştır. Kapıdaki kitabede, Şah’a Camiye her girişinde gerçek mülk sahibini hatırlatmak istercesine, ''Mülk, Kahhar ve tek olan Allah'a …DAHA FAZLASI IçIN
Divriği Ulu Camii Cennet Kapısı
Bu eserde her kapı ayrı bir güzelliğe sahip olmakla birlikte en görkemli ve ihtişamlı kapı bu kapıdır. Kapı, kaleye baktığı için Kale Kapı, kuzeye baktığı için Kuzey Kapı, cemaatin giriş kapısı olarak kullanıldığı için Cümle Kapısı gibi isimlerle anılmakla birlikte en yaygın bilinen ve kullanılan ismi Cennet Kapıdır. Bu kapıya cennet kapı adının verilmesi, üzerindeki tüm motiflerin cenneti tasvir etmesi sebebiyledir. Kuran-ı Kerim’de geçen cenneti anlatan ayetlerdeki eşsiz cennet nimetlerinin tasvirleri burada taşa nakşedilmiştir. Anlatılmak istenen cennet olunca, onu anlatan motifler de bir o kadar harika ve benzersiz olmuştur. Kapının tamamı bir cennet bahçesine benzetilerek cennet ve cennetin katmanları anlatılmıştır. …DAHA FAZLASI IçIN
Divriği Ulu Camii Batı Kapısı
Bu kapının, Çarşı Kapı, Çıkış Kapısı, Gölgeli Kapı gibi isimlerinin yanı sıra, son zamanlarda yaygın olarak kullanılan ismi "Tekstil Kapı”dır. İnce taş işlemeciliğinin zirveye ulaştığı kapı, bir kilimi ya da seccadeyi anımsattığı ve yüksek oranda dantel örneklerini sergilediği için bu ismi almıştır. Kapıda en dikkat çeken unsur dışa çıkıntılı biçimdeki kilit taşıdır. Yüzeyi, demircileri simgeleyen güğüm başı motiflidir. Baş mimar bu eserin tamamında taşların birbirine geçme ve tutma şekli olan kilit taşı yöntemini kullanmıştır. Orta kısımda lale ve lale yaprakları bulunmaktadır. Bu eserde lale motifleri çok sayıda farklı şekillerde kullanılmıştır. Lale, tasavvufta Allah’ı temsil eder, çünkü lale tek bir soğandan …DAHA FAZLASI IçIN
Divriği Ulu Camii
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası olarak bilinen bu yapı topluluğu, cami, darüşşifa ve türbeden meydana gelen bir külliyedir. Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Mengücek Beyliği döneminde inşa edilmiştir. Ulu Cami, Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah tarafından; Darüşşifa ise eşi Melike Turan Melek tarafından yaptırılmıştır. 1228 yılında başlanıp 1243 tarihinde tamamlanan yapı kompleksinin Baş Mimarı Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah'tır. Başta kapılar ve sütunlar olmak üzere, külliyenin bir çok yerinde bulunan, Ahlatlı ve Tiflisli ustaların ellerinden çıkan, taş işçiliğinin en nadide ve en ince örneklerini yansıtan harikulade motifler tüm dünyanın ilgi ve dikkatini çekmektedir. Bu eseri farklı ve özgün kılan bir diğer özellik …DAHA FAZLASI IçIN