Divriği Ulu Camii Darüşşifa
Görkemli bir yapıya sahip olan Darüşşifa’nın giriş kapısı “Taç Kapı” olarak adlandırılmıştır. “Fahrettin Behram Şah’ın kızı Melike Turan, Allah’ın affına muhtaç aciz kul, adaletli melike bu şifa yurdunun yapılışını 626 H/1228 M yılında emretti.”
DARÜŞŞİFA
Bugünkü hastanelerin görevini yapan yapılar için geçmişte şifahane, bimarhane, darüşşifa gibi isimler kullanılmaktaydı. Divriği Şifahanesi Anadolu’daki darüşşifaların günümüze ulaşan en eski ve en önemlilerinden biridir. Şifahane, Osmanlı döneminde, aynı zamanda pozitif ve dini ilimlerin verildiği bir medrese olarak da kullanılmıştır.
Orta Asya Türk yapı geleneğine bağlı olarak inşa edilen Şifahane, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen plâna sahiptir. Kesme taştan yapılan eser, kapalı avlulu, üç eyvanlı olup batı kanadı çift katlıdır. En belirgin örtü sistemi, ana eyvanın yıldız tonozudur. Yapıda beşik, sivri, aynalı, çapraz, artı ve yıldız tonozlar da kullanılmıştır. Avlusu, bezemeli sütunlara çift yönlü kemer atılımıyla artı biçimli dokuz bölüme ayrılmıştır. Orta bölümün üzeri, iki yanda beşik tonoz kollarının ortadaki köşe taşlı sekizgen kasnakla birleştiği camlı demir doğrama bir külâhla örtülüdür.
DARÜŞŞİFA TAÇ KAPISI
Görkemli bir yapıya sahip olan Darüşşifa’nın giriş kapısı “Taç Kapı” olarak adlandırılmıştır. Kapının iç alınlık kısmında Selçuklu’yu simgeleyen beşgen ve sekizgen yıldız motifleri kullanılmıştır. Kapı üzerinde yer alan yıldız ve hilaller Türk Bayrağındaki hilal ve yıldızın bire bir aynısıdır. Pencereyi ortadan ikiye bölen sütun “denge sütunu”dur. Baş mimar, bu kapıdakinden başka iki adet de cami bölümündeki batı kapıya olmak üzere külliyeye toplam üç adet denge sütunu yerleştirmiştir. Denge sütunları cami ve şifahanenin dengede olup olmadığını göstermektedir. 1939 yılındaki Erzincan depreminden etkilenerek dönme özelliğini yitirmişlerdir. Taç kapıdaki denge sütununun sağ ve sol kısımlarındaki hilaller içerisine Süleyman mührü olarak nitelendirilen altıgen yıldızlar yerleştirilmiştir. Sütunun altında bulunan Selçuklu sülüs yazısıyla yazılmış üç satırlık kitabede: “Fahrettin Behram Şah’ın kızı Melike Turan, Allah’ın affına muhtaç aciz kul, adaletli melike bu şifa yurdunun yapılışını 626 H/1228 M yılında emretti.” ifadesi yer almaktadır. Kapının sağında ve solunda, kabartma rozet şeklindeki bitkisel bezemelerin üzerinde insan figürleri bulunmaktadır. Bunların yüzleri zamanla aşınmıştır.
DARÜŞŞİFA İÇ MEKAN
Genel bir hastane formunda planlanan şifahanenin iç mekânı, ruh ve sinir hastalarının tedavi edilmesinde kullanılmıştır. İçerde sağlı sollu hasta odaları, küçük eyvanlar ve ana giriş kapısının tam karşısında büyük eyvan bulunmaktadır. Baş mimar, büyük eyvanda yapmış olduğu yelpaze motifleri ve tonoz işlemeleriyle bir akustik yakalamayı başarmıştır. Kur’an-ı Kerim tilaveti, tasavvuf musikisi icrası, suyun ortada bulunan havuza akarken ve havuzdan tahliye olurken çıkarmış olduğu sesler, ruh ve sinir hastalarının tedavisinde kullanılan yöntemlerden bazılarıdır. Bu sesler, Darüşşifanın sağında ve solunda bulunan hasta odalarına, içeride yatan hastaların ihtiyacı kadar iletilerek, hastaların tedavisi sağlanmıştır. Büyük eyvanın tavanı helezonik kilit taşı sistemiyle yapılmış ve günümüzde de sırrı çözülememiş bir tonoz örneğidir. Baş mimar ismini şifahanede kimsenin kolaylıkla fark edemeyeceği bir noktaya; büyük eyvan tonozunu taşıyan doğu kemerinin başına çok basit bir şekilde nakşetmiş ve eserinin kıyameti görmesi için dua etmiştir.